Siteler-tv-logo-reklam

Eğitim teknolojilerinin verimli kullanılması duygusal zekânın geliştirilmesi açısından elzemdir

Eğitim teknolojilerinin verimli kullanılması duygusal zekânın geliştirilmesi açısından elzemdir

Eğitim teknolojilerinin verimli kullanılması duygusal zekânın geliştirilmesi açısından elzemdir

Ayhan Özkan


Ankara Vali Yardımcısı Dr. Ayhan Özkan, bir liderin yaşadığı çağla, bulunduğu ortamla, teneffüs ettiği değerlerle zıtlaşmadan uyum sağlama becerisinin yüksek olması gerektiğinin altını çizerek “Lider, çağın koşullarını içselleştirmelidir. Çağı ve dünyanın gidişatını iyi okuyabilmeli, bu gidişatı yönlendirebilecek entelektüel donanımını canlı tutabilmeli, kendisini sürekli güncellemelidir. Kendi gidişatına koşut olarak izleyenlerinin bakış açısını, düşünsel ve duyusal duruşunu da çağcıl kılabilmelidir. Aksi takdirde eşzamanlı gelişmeyen, ortaklaşmayan bakış açıları çatışmalara yol açacaktır. Bu nedenle lider aynı zamanda öğretici, geliştirici, iyileştirici, canlandırıcı, motive edici olmalıdır” değerlendirmesini yaptı.

“Günümüzde tüm kurum ve kuruluşlarda, teknolojiden mümkün olabildiğince yoğun bir şekilde ve her alanda yararlanılmakta. Sorun verimli kullanılıp, kullanılmadığıdır. Eldeki teknolojik donanımların ve çıktılarının, elde edilen veri tabanının rantabl kullanıldığını, gerekli verimlilikte ve etkinlikte kullanıldığını ve olması gereken yeterlilikte katma değer oluşturabildiğini söyleyemeyiz” değerlendirmesini yaparak konuşmasına başlayan Dr. Ayhan Özkan, “Kimi kurumlarca ya da aynı kurum içerisinde kimi birimlerce ortak kullanılabilecekken, kapasite altı kullanıma yol açıldığı, çoğu donanımın âtıl kaldığı izahtan varestedir” ifadesini kullandı. Özkan, “Ya da kimi kurumlar için hiç de gerekli olmadığı halde, sırf bir başka kurum kullanıyor diye ihalesine çıkılmış, satın alınmış, envantere girmiş, hiç kullanılmadan paketiyle depoya kaldırılmış o kadar çok donanım var ki… İyi planlanmamış, organize edilmemiş, koordine edilmemiş, doğru bütçelenmemiş, isabetli kadrolanmamış, iyi yönetilmemiş ve gerektiği gibi denetlenmemiş her işte olduğu gibi, teknolojinin sunduğu olanaklardan yararlanma noktasında da fazlasıyla kaynak israfında bulunuyoruz. Bunun tez elden merkezi bir örgütlenme yapısı içerisinde denetime alınması gerekir” dedi.

Eğitim teknolojilerinin verimli kullanılması duygusal zekânın geliştirilmesi açısından elzemdir

Kurumların veri tabanlarını ortak kullanıma açmasına ilişkin mevzuat altyapısı süratle oluşturulmalı

Özkan, “Belirtilmesi gereken bir başka husus bunca teknolojik imkâna rağmen kurumların veri tabanlarını ortak kullanıma açmamasıdır. Bu da emek, zaman ve maddi kaynak israfına yol açan önemli bir husustur. Ortak kullanıma ilişkin mevzuat altyapısının da süratle oluşturulması gerekir. Mevzuat düzenlemelerinde insan haklarına ve kişisel verilerin korunması hukukuna riayet edilmesi de önem arz etmektedir” açıklamasını yaparak konuşmasında şu noktalara dikkat çekti: “Ortak kullanım katma değeri artırıcı bir husus. Kurum ve kuruluşlardaki birçok donanım özel amaçla kullanılabilmekte ve hatta sırf özel ihtiyaçlara binaen alımlar yapılması da söz konusu olabilmekte. Bu donanımların ediniminde mevzuata uygun hareket edilmesi katma değeri artırıcı bir etki yaratacaktır. Ayrıca kurum ve kuruluşların, teknolojinin bir nimeti olarak da vurgulayabileceğimiz web sayfası, sosyal medya gibi unsurları etkin ve verimli kullanması, iyi örneklerin yayılması ve çoğaltan etkisi yaratması ve şeffaflık, hesap verebilirlik, cevap verebilirlik gibi temel unsurları içeren yönetişim kavramının yaşamsal kılınması açısından da teşvik edici olacaktır.”

Teknoloji; insanoğlunun hiç kuşkusuz en büyük destekçisi

“Teknoloji; inisiyatifimiz dışı olaylara karşı kullanabileceğimiz en önemli araç” ifadesini kullanan Dr. Ayhan Özkan, şu açıklamayı getirdi: “İnsanoğlu günlük yaşamını organize ederken ve yönetirken kendi inisiyatifi ve iradesi ile hareket eder. İçselleştirdiği ve yaşamsal kıldığı süreçleri tanımlarken, idame ederken ve sürdürebilir kılmak için de teknoloji dahil birçok olgudan, doneden, kuraldan, prensipten istifade eder. Ne var ki kimi zaman, hele ki son zamanlarda daha da sıkça, kendi iradesi ve inisiyatifi dışında deprem, sel, yangın, salgın hastalık gibi olaylara da muhatap kalmakta. Ötelerden beri, çağlar ötesinden bu yana aklıyla, bedeniyle, dişiyle, tırnağıyla karşı koymaya, engellemeye, etkilerinden kurtulmaya, sonuçlarını iyileştirmeye çalıştığı ancak istenilen düzeyde başarı sağlayamadığı bu olguları artık teknolojik donanımlar, veriler sayesinde bertaraf etme yollarını keşfetmiştir. İnsanoğlunun bu manada en büyük destekçisi hiç kuşkusuz teknolojidir, teknolojinin insana sunduğu nimetlerdir.”

Teknoloji bağımlılığı; duyguların yanlış yönetimi ya da yönetimsizliği kaynaklı

Eğitim teknolojilerinde duygusal zekânın öneminden bahseden Özkan, “İnsanın icat ettiği, bulduğu, ürettiği maddi ya da manevi her olguda insana fayda sağlaması, onun günlük yaşamını kolaylaştırması, gelecek nesillere sağlıklı erişim amaçlanmıştır. Ya da böyle olmalıdır. Teknoloji de insana hizmet için vardır. Teknoloji geliştikçe, bu yöndeki değişim ve dönüşümler ivme kazandıkça teknolojiye ilişkin üst başlıklar, alt bölümler, yan dallar, karmaşık bir hal almaya başladı, yeni bir literatür oluştu: Sağlık teknolojileri, yönetim teknolojileri, üretim teknolojileri, iletişim teknolojileri gibi” açıklamasını yaparak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Eğitim teknolojileri kavramı da bu minvalde var oldu, sözlüklerdeki yerini aldı. Eğitim alanında da teknolojiden oldukça yoğun bir şekilde faydalanılmakta. Böyle de olmalıdır. Burada temel mesele teknolojinin ne derece doğru şekilde ve etkinlikte, verimlikte kullanıldığıdır. Çağımızın hastalıklarından birisi de teknoloji bağımlılığıdır. Özellikle de akıllı telefonların, bilgisayarların, televizyonların gereğinden fazla kullanımı bizi bu hastalığa muhatap kılmakta. Duygusal zekâ tam da bu noktada yani teknoloji bağımlılığı noktasında konuyla ilintili bir hal almakta. Zira ‘duygusal zekâ’ unsurlarından bir boyutu itibarıyla duyguların yönetilmesidir. Teknoloji bağımlılığı da diğer psikosomatik rahatsızlıklara yol açabilen bağımlılık çeşitleri gibi duyguların yanlış yönetimi ya da yönetimsizliği kaynaklıdır. Duyguların kontrol edilememesi, yönlendirilememesi birçok olumsuz davranışların kazanılmasında temel etken nedendir.”

Eğitim olgusu duygusal zekânın unsurlarıyla sürdürülebilir kılınan bir süreç

Dr. Ayhan Özkan, “Genelde her alanda, konumuz itibarıyla da eğitim alanında teknolojiden gerektiği ölçüde faydalanmak, yeterin dışında onun esiri olmamak yine duygusal zekânın temel ögelerinden birisi olan kendini bilmekle çok yakından ilintilidir” ifadesini kullanarak şu detaylara dikkat çekti: “Kendini bilen, kendisi hakkında farkındalık düzeyi yüksek olan insanın teknolojiyle ilişkisi de sınırlı ve dengeli olacaktır. Zira teknoloji maddesel bir olgudur, duygusal zekâ ise insanın kendisini, duygularını iyileştirmekle ve kendisine, duygularına dolayısıyla davranışlarına hâkim olmasıyla ilgili içsel ve duyusal bir olgudur. Bir başka yönüyle eğitim olgusu duygusal zekânın unsurlarından olan motivasyon, iletişim ve empati gibi olgularla eş zamanlı yürütülebilen, bunların sağlıklı kılınmasıyla içselleştirilebilen ve sürdürülebilir kılınan bir süreçtir. Bu kavramlar da teknolojinin yoğunluklu olarak kullanıldığı ortamlarda yok olmaya, cansızlaşmaya ve ölmeye yüz tutan duyusal faktörlerdir. Bu çerçevede eğitim teknolojilerinin yerinde, zamanında, etkin ve verimli kullanılması duygusal zekânın beslenmesi ve geliştirilmesi açısından elzemdir. Öte yandan da eğitim teknolojilerinin yerinde, zamanında, etkin ve verimli kullanılması; duygusal zekâsı yüksek insanların daha kolay becerebildiği bir husustur.”

Lider; gerektiğinde yol arkadaşı gerektiğinde ise yol başıdır

‘Eğitimde Vizyoner Liderlik’ kitabı hakkında bilgi veren Dr. Ayhan Özkan, “Liderliğe ilişkin yüzlerce tanım yapılmakta ve iyi lider özelliği olarak da bir o kadar nitelik vurgulanmakta. Her şeyden önce lider kimdir; bu sorunun cevabını doğru vermek gerekir” diyerek şu açıklamayı yaptı: “Zira dünya genelinde de öyle ama özellikle ülkemizde liderlik ve yöneticilik kavramı birbirine çok karıştırılmakta. Yönetici atanmış olduğu ya da seçimle elde ettiği konumun, makamın, gerektirdiği görevlerin, rutin işlerin ve hedeflerin, önceden belirlenmiş kurallar, normlar ve çerçeve içerisinde verimli ve etkin bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için maiyetindeki, emrindeki insanlara görevler ve talimatlar vererek onları idare ve sevk eden, onlarla koordineli bir şekilde çalışmalarda bulunan kişidir. Lider ise bunun çok ötesinde birisidir. Lider; dahil olduğu grubu ya da örgütü önceden belirlenmiş bir amaca ya da hedefe ulaştırma yolunda birlikte hareket ettiği insanları, izleyenlerini, iş görenleri ikna etmek suretiyle harekete geçiren, yönlendiren, yola çıkaran, onlara yön veren kişidir. Hedeflere ulaşma yolunda gerektiğinde yol arkadaşıdır, gerektiğinde ise yol başıdır.” Özkan, “Lider ‘her şey hakkında bir şey, bir şey hakkında da her şey’ bilmelidir” ifadesini kullanarak “Demem odur ki lider izleyenlerini yönlendirebilecek, ikna edebilecek, onlara güven verebilecek ve sorularına tatmin edici cevaplar verecek kadar her şey hakkında bir şey bilmeli, entelektüel donanıma sahip olmadır. Bunun yanında da yaptığı iş, görev, meslek, sanat v.s. konusunda uzman derecesinde bilgiye sahip olmalıdır. Özü itibarıyla süreci yönetebilecek düzeyde entelektüel donanıma sahip olmalıdır. Unutulmamalıdır ki ‘bilgi güçtür’. Çağlar ötesinden Heraklites’in ‘bu dünyada değişmeyen bir şey varsa, o da bizatihi değişimin kendisidir’ seslenişiyle vurgulamaya çalıştığı ve günümüzde de baş döndürücü bir hızla geçerliliğini koruyan değişim ve dönüşüm serüveninde lider her şeyden önce çağcıl olmalıdır” şeklinde konuştu. Özkan, bir liderin yaşadığı çağla, bulunduğu ortamla, teneffüs ettiği değerlerle zıtlaşmadan uyum sağlama becerisinin yüksek olması gerektiğinin altını çizerek “Çağın koşullarını içselleştirmelidir. Çağı ve dünyanın gidişatını iyi okuyabilmeli, bu gidişatı yönlendirebilecek entelektüel donanımını canlı tutabilmeli, kendisini sürekli güncellemelidir. Kendi gidişatına koşut olarak izleyenlerinin bakış açısını, düşünsel ve duyusal duruşunu da çağcıl kılabilmelidir. Aksi takdirde eşzamanlı gelişmeyen, ortaklaşmayan bakış açıları çatışmalara yol açacaktır. Bu nedenle lider aynı zamanda öğretici olmak zorundadır. Geliştirici, iyileştirici, canlandırıcı, motive edici olmalıdır” değerlendirmesini yaptı.

İyi lider geleceği öngörülebilir kılandır

Özkan, “İyi bir liderin duygusal zekâsı yüksek olmalıdır” açıklamasında bulunarak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Liderliğe soyunan insanların kendilerini çok iyi tanımaları gerekir. Kendilerinin farkında olmaları; her şeyden önce kendilerine hâkim olmalarını, yönetmelerini kolaylaştıracaktır. Kendisine hâkim olan bir kişinin başkalarını yönlendirmesi de daha kolay olabilecektir. İyi bir lider duygularını da yönetebilmelidir. Duygularına hâkim olabilmeli, duygularına söz geçirebilmelidir. Öfkeli, sinirli, heyecanlı, tez canlı hallerini dengeleyebilmelidir. İyi bir liderin özellikle içsel motivasyon kaynakları kuvvetli olmalıdır. Baş koyduğu amaç doğrultusunda duygularını harekete geçirebilmelidir. İzleyenlerini de gerekli ölçüde motive edebilmelidir. İyi bir liderin empati duyusu da gelişmiş olmalıdır. Zira başkalarının duygularını anlayabilme ve onların ruh haline uygun davranışlar yansıtabilme becerisi liderin ikna yeteneğini güçlendirici bir unsurdur. İyi bir liderin iletişim becerisi de gelişmiş olmalıdır. Başkalarının duygularını yönlendirebilme yeteneği günümüz yönetişim metotlarından en vazgeçilmez olanıdır.” “Bu unsurlara ilaveten belki günümüzde daha da önemlisi iyi bir lider öncelikle vizyoner olmalıdır” ifadesini kullanan Dr. Ayhan Özkan, şu noktaları vurguladı: “Vizyon; günümüze, geleceğe ilişkin onun bakış açısıdır. Bu da geleceğin görülebilir resmini şimdiden çizebilme yeteneğidir. Vizyoner liderlik; geleceğin ne kadarının bugün ortaya çıktığını bilmektir. İyi lider geleceği öngörülebilir kılandır. Lider kurumunun geleceğine yönelik belirsizlikleri giderme noktasında başarılı olmalıdır. ‘Eğitimde Vizyoner Liderlik’ adlı kitabımızda da dünya genelinde yönetim alanında gerçekleşen değişimlerin gerektirdiği yeni liderlik yaklaşımlarından, teori ile gözlemler arasındaki açıklıkların, yeni bir liderlik anlayışı ve buna buna bağlı olarak yeni bir yönetim paradigmasını zorunlu kıldığından, bu çerçevede dünyada ve ülkemizde son yıllarda fazlasıyla vurgulanan vizyon kavramından, liderlik ve lider tanımlarından, bu bağlamda ‘vizyoner liderlik’ yaklaşımından bahsettik.”

7’den 70’e tüm bireylerin teknolojiyi kararında kullanmaları için farkındalıklarını geliştirmeliyiz

Dr. Ayhan Özkan’ın başkanlığında 31 Mart tarihinde, ‘Ankara Bağımlılıkla Mücadele Çalıştayı’ düzenlendi. Özkan, “Teknoloji bağımlılığı zihinsel ve fiziksel olarak büyük tahribatlara neden olmakta. Teknoloji olumlu kullanıldığında ise bir hazine. Bu konudaki düşüncelerinizi paylaşabilir misiniz?” sorumuzu şöyle yanıtladı: “Bu çalıştay; Ankara Valiliği ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi iş birliğiyle, milletvekillerimizden kaymakamlarımıza, dekanlarımızdan savcı-hakimlerimize, hekimlerimizden bağımlı ailelerimize, polisimizden torbacılık yapan gençlerimize, bağımlı bireylerimizden psikologlarımıza, sosyal medya fenomenlerimizden il müdürlerimize, sporcularımızdan medya mensuplarımıza, esnaflarımızdan öğretmenlerimize, öğretim üyelerimizden muhtarlarımıza kadar çok değişik yelpazede 150 katılımcının iştirakiyle yapıldı. Katılımcı çeşitliliği, konu çeşitliliği ve çalıştay formatı itibarıyla bu konuda Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmiş olduk. Sizin de katılımcısı olduğunuz bu çalıştaya emek veren herkese teşekkür ediyoruz.” Teknoloji bağımlılığının yeni çalışılan bir konu olmadığını vurgulayan Özkan, “Daha önce de bu çalıştayın bizimle birlikte başkanlığını yapan Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Cengiz Şahin’in editörlüğünde çıkardığımız ‘Teknoloji Bağımlılıkları’ kitabında kaleme aldığımız ‘Türkiye’de Bağımlılıklarla Mücadele Çalışmaları’ başlıklı kitap bölümümüzde de bu hususları ayrıntılı olarak vurgulamıştık. Tekrarlamak gerekirse teknoloji kesinlikle günümüz dünyasının her bir bireyi için mutlak surette bir hazinedir ve elzemdir. Teknoloji, olmazsa olmaz yaşamsal bir kaynak haline gelmiştir. Ancak tek koşulla; yerinde, zamanında ve kararında kullanmak kaydıyla. Teknolojinin nimetleri yanında, teknoloji bağımlılığının düşünsel, ruhsal, bedensel boyutlarıyla çok büyük tahribatlara neden olduğu izahtan varestedir. Yapmamız gereken 7’den 70’e tüm bireylerin teknolojiyi gerektiği kadar, yerinde ve zamanında kullanmaları noktasında bilgi, bilinç ve farkındalık düzeylerinin geliştirilmesidir” şeklinde konuştu.

Hedefim; kurumumdaki birimleri vatandaşlarımıza hizmet sunumu aşamasında çağcıl yönetişim anlayışıyla donatmak

Kişisel ve kurumsal hedeflerini paylaşan Özkan, “Her şeyin başında ve öncesinde en büyük hedefim; ‘iyi bir insan olabilmek’. Varoluş gayemiz itibarıyla ve her birimiz için geçerli olan kural gereği; hiçbirimizin vali olmak gibi, bakan olmak gibi, doktor olmak gibi, mühendis olmak gibi bir mecburiyeti yok ama ‘iyi bir insan’ olmak gibi bir mecburiyeti var. Yine sorumluluklarını bilen, toplum içinde yükümlülüklerini aksatmadan yerine getiren ‘iyi bir birey’, ‘iyi bir vatandaş’ olma mecburiyeti var. İyi bir eş olmak da bu mecburiyetlerden. ‘İyi bir baba’ aynı zamanda. Ben de iyi olmaya çalışıyorum. Daha doğrusu ‘olma’ya çalışıyorum. En büyük hedefim OLMAK..! Hangi görevde bulunursam bulunayım, hangi işi üstlenirsem üstleneyim görevimde, ürettiğim işte en iyi olmak yine hedeflerim arasında. Yine bulunduğum konumda toplum ve kurumum için katma değer üretmek, farklılık yaratmak en büyük hedefim. Bununla birlikte elbette mesleğimin zirvesi Valilik. Bu da hedeflerim arasında. Ancak günümüz itibarıyla bu benim dışımdaki birçok faktöre bağlı. Ben bunu elde etmenin gereklerini yerine getirebilirim ancak. Bunlar neler derseniz; verilen görevlerin hakkını vermek, çok çalışmak, dürüst olmak, devletimizi, değerlerimizi, insanlarımızı çok sevmek. Ben de becerebildiğim kadarıyla bunları yapmaya çalışıyorum. Gerisi büyüklerimizin takdirinde…” dedi. Dr. Ayhan Özkan, “Kurumsal manada hedeflerime gelince, kurumumu en iyi şekilde temsil etmek, ona layık olmak en büyük hedefim. Kurumumda sorumluluğum altındaki birimleri vatandaşlarımıza hizmet sunumu aşamasında çağcıl yönetişim ve önderlik anlayışıyla donatmak. Personelimizi, işlemlerimizi kaliteli, etkin, verimli, şeffaf, hesap verebilir, cevap verebilir, katılımcı bir çizgiye getirebilmek en büyük hedefim” açıklamasını yaptı

Bir yanıt yazın